“Ben Alev Bayram Kabakçı, hayata merak ve sevgiyle bakan, kitap okumayı, sanatı ve estetiği
hayatının bir parçası yapan biriyim. Eşim Oğuz ve 2 yaşındaki oğlum Marsel’le birlikte dünyayı
keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Sevdiklerimle anlamlı anılar biriktirmeyi ve her anın tadını
çıkarmayı önceliklerim arasında görüyorum.”
* Sanata olan ilginiz nasıl başladı? İlk sizi etkileyen eser ya da sanat dalı hangisiydi?
“Sanata olan ilgim aslında hep vardı, fakat yoğun çalışma hayatı nedeniyle bu ilgiyi keşfetmeye pek
fırsat bulamadım. Marsel’in doğumuyla birlikte çocuk iznine çıktığımda iş hayatına ara verme fırsatım
oldu ve kendime daha fazla vakit ayırabildim. Bu süreçte sanata daha yakından bakmaya başladım.
Henüz çok fazla eser ya da sanat dalı hakkında bilgim olduğunu söyleyemem; öğrenme yolculuğumun
başındayım ve her yeni keşifle daha da heyecanlanıyorum.”
* Bir anne olarak sanatın çocuğunuzun gelişimine katkı sağladığını düşünüyor musunuz? Nasıl?
“Marsel’in dünyası inanılmaz renkli ve mutlu. Bir anne olarak, onun bir sanat eserine yakından
baktığında verdiği tepkileri görmek beni çok etkiliyor. O eserleri incelerken gözlerinde ve yüzünde
oluşan ifade gerçekten bambaşka. Onun bakış açısı sayesinde benim daha önce fark etmediğim ya da
düşünmediğim şeyleri görmeye, duymaya ve hissetmeye başladım. Sanat, onun hayal gücünü ve
duygusal dünyasını zenginleştirirken, benim de dünyama yepyeni bir perspektif kazandırıyor.”
* Oğlunuzu sergilere götürme fikri nasıl ortaya çıktı? Onun bu etkinliklerdeki tepkileri nasıl oluyor?
“Marsel’i bırakacak kimsem olmadığı için sergilere onu da yanımda götürmeye karar verdim. ‘Neden
kendimle götürmüyorum ki? En kötü, erken çıkar eve dönerim,’ diye düşündüm. Ama beklediğim gibi
olmadı; en kötü değil, en iyisi oldu! Marsel inanılmaz bir uyum sağladı. Sergilerde sanki bir arkadaşım
gibi yanımdaydı; birlikte gezdik, gördük, deneyimledik. Onun merakı ve heyecanı bana da ilham
verdi.”
* Anne olduktan sonra kişisel ilgi alanlarınıza vakit ayırmakta zorlandığınız dönemler oldu mu? Bu
dengeyi nasıl kurdunuz?
“Anne olduktan sonra kişisel alan yerine tamamen bir ortak alan yaratmak zorunda kaldım. İlk
zamanlar inanılmaz zordu. Kendime sık sık, ‘Acaba hazır değil miydim anne olmaya?’ diye
soruyordum. ‘Ne zaman duş alacağım, ne zaman arkadaşlarımla vakit geçireceğim?’ gibi sorular hala
aklıma geliyor. Ama zamanla şunu fark ettim: Bu bir yolculuk, herkesin geçtiği ama bir yandan da
herkese özgü olan bir süreç. Marsel’le birbirimizi daha iyi tanıdıkça, kendiliğinden bir yol
buluyorsunuz ya da bulmak zorunda kalıyorsunuz diyelim. Bu süreçte, dengeyi sağlamak için sabırlı
olmayı ve küçük anların tadını çıkarmayı öğrendim.”
* Oğlunuzun da sanata ilgi duymasını ister misiniz? Onu bu konuda yönlendirmeyi düşünüyor
musunuz?
“Marsel’in sanata ilgi duymasını elbette isterim, ama bu konuda ona sadece seçenekler sunmayı ve
‘Bak, burada böyle bir şey var, ilgini çekerse yanındayım,’ demeyi doğru buluyorum. Onu zorlamak ya
da yönlendirmekten ziyade, kendi ilgi alanlarını ve tutkusunu keşfetmesini istiyorum. Marsel nasıl
mutlu ve huzurlu olacaksa, öyle yaşasın. Benim görevim, onun bu süreçte yanında olup, onu
desteklemek.”
* Okumayı sevdiğinizi biliyoruz. Çocuğunuz için seçtiğiniz kitaplarda nelere dikkat ediyorsunuz?
“Öncelikle, Marsel’in yaşına uygun olmasına dikkat ediyorum. Bu yüzden büyük ve dikkat çekici
resimlere sahip, korkutucu olmayan çizimleri tercih ediyorum. Kitabı okuduğumda ise hikayenin akıcı,
basit ve anlaşılır olmasına özen gösteriyorum. Marsel’in ilgisini çekecek ve hayal gücünü destekleyici
kitaplar seçmeye çalışıyorum, çünkü onun bu dünyaya keyifle adım atmasını istiyorum.”
* Kendi çocukluk döneminize kıyasla, şimdiki çocukların kültürel imkanlarını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
“Bizim zamanımızda imkanlar kısıtlıydı ama mutluluğumuz daha basitti. Şimdiki çocuklar teknolojiyle
büyüyor ve her şeye kolay ulaşıyor, ama bazen bu doyumsuzluk hissi yaratıyor gibi geliyor. Bunu
düşündükçe hüzünleniyorum.”
* Sizin için en unutulmaz sergi deneyimi hangisiydi? Oğlunuzla bu tür anılar biriktirmek sizin için ne
ifade ediyor?
“Her sergi, Marsel’in farklı tepkileriyle özel bir anlam kazanıyor. Ancak en unutulmazı, en son
gittiğimiz ‘Jackie Matisse – Uçurma Zamanı’ sergisiydi. O an gerçekten çok özeldi, hatta bir videosu
bile var. Aslında benim için tek bir an değil, Marsel’le birlikte o anları yaşamak ve paylaşmak en
değerli olan.”
* Sanatla iç içe olmanın anneliğinizi veya anne figürünü nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
“Bu soruyu siz sorana kadar hiç düşünmemiştim. Açıkçası, bunun cevabını dışarıdan bir üçüncü göz
daha iyi verebilir. Kendim yanıtlamaya çalışırsam, belki de biraz taraflı ya da egoistçe olabilir. Ama
sanatla iç içe olmak, anne olarak beni daha sabırlı ve açık fikirli biri haline getirmiş olabilir.”
* Tinytrek gibi anne ve çocuk dostu markalar hakkında düşünceleriniz neler? Bu tür markaların
ailelere ve çocuklara sağladığı katkıları nasıl görüyorsunuz?
“Tinytrek, benim gibi yalnız seyahat eden ya da evde tek başına çocuk büyüten anneler için adeta
bulunmaz bir hint kumaşı. Annelerin günlük hayatını kolaylaştıran, hem pratik hem de güvenli ürünler
sunmasıyla öne çıkıyor. Özellikle, hem çocuğun hem annenin ihtiyaçlarını düşünerek tasarlanmış
olması, markayı daha da özel kılıyor. Seyahat ederken ya da evde yalnızken, Tinytrek gibi markalar
sayesinde hem daha özgür hissediyor hem de çocuğunuzla keyifli anlar paylaşabiliyorsunuz. Böyle
markaların ailelere ve çocuklara sağladığı katkı gerçekten çok değerli. İyi ki varsınız.”
Alev Bayram Kabakçı